28 Şubat 2012 Salı

İ

indorsee:ciranta
indorsment:ciro
installment note:taksitli senet
indicate:belirtme,tanımlama
including:dahil olmak
intreduced:ortaya çıktı
instant case:hazırdaki dava
ivitation:davatiye çağrı
incident.olay,vaka
inference:çıkarsama,sonuç
intendment:karine
inherently:doğuştan, doğal olarak
in such:söz konusu
involved:kuşatmak, ihtiva etmek
increosingly:artan şekilde
insist:ısrar etmek,direnmek
interim injunction:geçici karar, ihtiyati tedbir
injunction:mahkeme kararı, emir, tedbir
interlocutory injunction:ihtiyati tedbir kararı
inter alia:diğerlerine ilaveten
issuing:ı,e
insafficiency:eksik
insufficiency of service of process:usuli işlemin eksikliği
in effect:yürürlülükte
investment:yatırım
into line:çizgisi boyunca
increase:artırma
in any way:her hangi bir yolla
industry and commerce:sanayi ve ticaret
in depted:borçlandı
intestate:vasiyet bırakmadan ölen
instructions:talimatlar
indemnity:tazminat
inducement:sebeb,saik
indictment:iddianame, itham
interior image:iç resim
indemnity:tazminat
introduced:takdim edildi
incorparator:kurucu üye
invoice emaunt:fatura bedeli
independent:ayrı,müstakil
incapable:muktedir değil
independent contractor:bağımsız sözleşme yapan
incest:ensest
intestate:vasiyet
interest:menfaat
in contrast:buna karşı
irreconcilable differance:uzlaşılamaz farklılık
incompatibility:şiddetli geçimsizlik
invasion:istila, akın,tecavüz, saldırı
irritating:rahatsız etmek, tahriş etmek, tahrik
imagnative:hayal gücü kuvvetli,yaratıcı
impressive:etkileyici, duyguları etkileyen
invaluable,çok değerli, paha biçilmez
immediately:hemen derhal
intials:baş harfleri
interfering:müdahil davacı
ignorant:gözü kapalı, cahil
ignore:yok saymak
instructive:öğretici
investigate:soruşturma, inceleme
indispensable:zorunlu, vazgecilmez
initally:ilk bakışta
it says:şu demektir.
it is resolved:karar verildi
it may sign:imzalanmalı
it's hoped that.ümit edilebilir
it self:bizatihi
invention.icap
in spite of:e-rağmen
in a broader sense:daha geniş anlamda
insolvent:aciz
inoppropriate:uygun olmayan
irre vocable:geri alınabilir
irreplaceable:yeri değiştirilemez
incur demages:tazminat vermek
illicity:ilgisizce
instructors:talimat veren
interference:müdahale
in the instant case:bu örnek davada
implies:demek, ifade etmek, murat etmek
impression:etki izlenim
impotency:iktidarsızlık
improver venue:uygun olmayan yer
implementation:uygulanması, yerine getirme
emproved:iyileştirilmiş, düzeltilmiş
impurities:temizlik
implied outhority:zımmi yetki
impedient:engelleme
imprint:baskı
invalited:geçersiz
immediate:şimdiki,hazır
improbable:ihtimal dışı
imposed:dayanır
immigration law:göçmen hukuku
imminent demages:yakın zarar
involve:gerektirmek
incapasity:ehliyetsizlik
indemnification:tazminat
introduction:sunuş, giriş
instances:örnek, dava takibi
instigation:harekete geçmek
infringment:bozma(anlaşma vb.)
incompetent:yetersiz
indicate:belirtmek
instalment:taksit
intimately:yakından
in order:için
instrument:alet
indenture:senet yapmak, sözleşme yapmak
involving:ilgili
it is now:şimdi, iş bu
items:maddeler
invetory:envanter
identification:kimlik,tesbit
include:dahil
including personel:şahsi delil
instestate succestion::kanuni mirasçılık
intercourse:münasebet
infer:çıkarmak
interlocutory decree:ara karar
intent:irade
in admiss able:kabul edimez
inventigation:soruşturma
in admisible:hukuka aykırı
indictment:iddianame
individualizing:bireyselleştirme, özgü kılma
infrastructure:alt yapı
in personal action:şahsi dava
in rem:ayni
injured:mağdur, yaralanmak, zarar görmek
injury:zarar,eza
interested:ilgilenmek
instolments:taksitle ödenme
informal:resmi olmayan
inspection.denetim yoklama
inhibition:ket vurma, yoklama
inhibitor:men etme
inspection:denetim, yoklama
issues:mesele,
is due:parasal değer
issuing shares:hisse çıkarmak
inverse:çevirme

21 Şubat 2012 Salı

H

handle:işlemek, el sürmek
habitually:mutad
handed ever:el ile kullanıma uygun
halt:durdurma, takip
having:haiz
hand over:el değiştirme
hard indeed:gerçekten zor
has to be:olması gerekir
harasment:taciz
haphazadly:rasgele
handicapped:özürlü
habendum clause:ferağ maddesi, cümlesi(temlik)
haus specialty:kendi imalatı
have to prove:ispatlamak zorunda
havewer:buna rağmen
hereby:bu belge ile bu vesile ile, iş burada
heartbalm statutes:ağır manevi tazminat davası
herein:iş burada
herein after:iş burada, aşağıda
heirloom:nesilden nesile geçen
hereditament:miras arsa g.menkul
head scarf:baş örtüsü
hesidant:tereddüt
held that:karar verdi
huge:büyük
holder:hamil
honered:huzur hakkı
holder in due course:police sahibi, ciranta,haklı elinde tutan
holding as:karar vererek
hormonize:uygun

G

goal:gol,amaç,gaye,kale
growing:çıkmak,hazır olmak,büyümek,gelişmek
go over:incelmek,kontrol etmek, gözden geçirmek
gruesome:korkunç, dehşet verici
grant:vermek,kabül etmek,yerine getirmek
guidance:rehberlik,yol gösterme
goods:eşyalar
give size to :e neden olmak
greed:açgözlülük
good faith:iyi niyet
genaral legacy.g.muayyen mal vasiyeti
general pecuniary:legacy:para vasiyeti
good will ticaret yerinin marka değeri
guidelines:kural, yönerge, esaslar
gained:kazandı
grant:hakkın verilmesi,devir
guiding light:fener
grantor:truster:hibe eden, devreden
guardion:vasi
guardion at litem:geçici vasi
guardion ship:vasilik
glory:şaşalı
green house:sera
gaze:gözünü kırpmadan bakmak
graver:ağır
goolword:hedefe doğru
graund:sebeb, dayanılan gerekçe
good defence:haklı savunma
genuine:gerçek,hakiki, orjinal

20 Şubat 2012 Pazartesi

F

formed:sınıf, forma,etiket, biçimlenmiş
forum:mahkeme
for the sake of justice:hakkaniyet uğruna
fragrant:güzel kokulu, ıtır
frustration:engelleme
fraund:hile
fredom of assemly:gösteri yapma hakkı
freedom of speech:ifade hakkı
funeral:cenaze töreni
function:işlev,görev
free exerase clause:din özgürlüğü
framework:çatı, taslak,iskelet
facia sign.cephden görünüş
flousish:gelişmek, büyümek
fraction:parça
fatal:talihsiz
fum:duman
farworse:daha kötü
fashroned:oluşturulmuş
fought:sürüyor
fiercer:hareketli
fear:korku
fullback:tam arka
fragrances:korku
further:daha
fatiqued:yorulmak
fereciously:geçirgen
fishing:yakalama
fundemental error:esaslı hata
furthermore:ayrıca
financel assets:mal varlığı
filan:nihai
filed:şerh edilmiş
fictitiously:muvazalı, uydurma, fiktif
fixturization:sabit
fixing:tesbit etme,takma
filed:dilekçe vermek
first degree murder:asli, kasden ve teamüden öldürme
fillout:doldurmak
fiduciary:bir mülkü yöneten kişi emanet itibari
fixed amount:sabit meblağ
finding:bulgular
fireblace:şömine
filling a claim: dava açma
find a judgement:kanaate varmak
fulgill:ifa etmek
fastened:açılmayacak şekilde bağlanmış
fact:vak'a
fact funder:delil bulan
fair use doctrine:izinli, adil kullanma
foregoing:yukarıda zikredilen,belirtilen
frenzy:çılgınlık
ferrous:iletken, demirli
fees:ücret
felon:cürüm
feticide:fetus öldürme
focusing:odaklanma
founding share holders:kurucu ortaklar
fornication:zina (bekarlar arasında)
fogery:evrakta sahtekarlık
follwing:müteakip eden
fore clause:kapanmadan önceki
franchise:özel şatış hakkı
frame:çerçeve, düzenlemek
fraund i the exeution:icrai hata
freight:navlun, yükleme
frequently:sıklıkla
facilities:vasıta,imkan
fairness:uygun
further:devamla
full covenant deed:g.menkull devir senedi
fund:fonlamak
fall victim:kurban olmak
full indorsement:tam ciro
fassilized:fosil
flooding:sel basması
found:tesis etme, kurma bulunmuş
fornish:mabilya

12 Şubat 2012 Pazar

E

eventually:sonunda, nihayet
either:ikiside, ikisinden biri
every:her herbiri
explain:anlatmak, açıklamak
expectancy:umut,beklenti
enhance:geliştirmek, çoğaltmak
excessiveness:aşırı, fazlalık,dengesizlik
exercising:yerine getirme, icra, ifa
enforce all judgement:ilamların icrası
execution offices:icra dairesi
extinct:nesli tükenme
elderly:yaşlı, daha yaşlı
excuses:bağışlanma,özür
exploit:başarı, yiğitlik, sömürü
envelope:zarf
eager:istekli, hevesli
endurance:sabır
enhanced:fazlalaştırmak, geliştirmek
exhaled:nefes vermek, buhar çıkması
excerpt:iktibas
executor:vasiyetli tenfiz memuru
exposed:açığa vurma, mariz bırakma
executive:idari
express:sarih
except:dışında
exist:mevcut
extartion:gasp
expressed:belirlenmiş, ifade edilmiş
exploring:keşfetme
exclussions under:sorumluluktan kurtaran sebeb altında
extreme and repeated cruelty:tekrar eden fena muamele
excessive:aşkınlık
exclusive jurisdiction:münhasır kaza yetkisi
exempt:muaf
eceting:aşırı, ölçüsüz
expressly:açıkca
existance:varlık, varoluş
eplaiting:sömürerek
establish:kurmak, saptamak,yerleşme
examined:incelenbilmeli
execute:yürütmek
extinction:itfa, bastırma
executıon:imzalamak
extended hour:genişletilmiş zaman
eploring expedition:keşif seferi
establish:ihdas,onay
excution:icra, ifa, idam
expressed:vurgulamak
exciting:heyacan uyandırmak
excitement:heyacan verici
explaitation:sömürü
extrack:seçmek, çıkarmak
expose:açıkta bırakma
exclusive:münhasır
exasperation:kızgınlık, öfke
exlude:dışlama
exception:istisna
expresly or impliedly:açıkca veya zımmen
expected:beklenen
entitled:hakka sahip, ad takmak, yetki vermek
entered into:yürürlüğe girdi
enforced:icra
enjoin:emretme
either party:herhangi bir taraf
effective date:yürürlük tarihi
eventually:en sonunda, nihayet, hali hazırda
enjoyment:tasarruf
emancipated:özgürlük
employment contract:istihdam sözleşmesi
employee:işci
emphasis:yönelim
equal protection:eşit yararlanma
encompassing:kuşatmak
encumbrance:g.menkul mükellefiyeti
efectuate:gerçekleştirmek, icra etmek
ethos:eski
entrepreneurial:girişimcilik
encapsulated:muhafaza etmek, özet
equalizer:erteleme
essential:asıl,esas
engaged:söz vermek, bağlanmak
enforceable:icraya verilebilir
enacted:yasalaştırma
evacuated:boşaltma
evasion:kaçma, kurtulma, bahane
established:kurulu
estimate:hesap
estate:tereke
establishing:meydana getirme
enter judgement:hüküm kuran
events:etkinlik
emerged:ortaya çıktı
easement:irtifak hakkı
earlier:daha önce
evidently:kaçınılmaz
emacipated:serbest bırakma, özgürleştirme
empower:yetkilendirme
entrenched:birleştirmek
embezlement:zimmet, suistimal:
evacuated:boşaltma
eleesmosnary corparation:hayır kurumu
exterior:dış, harici
exetensive:yaygın
exposure:açma, teşhir
explosive:patlayıcı
expenses:harcama
extent:kapsam
expulsion:çıkarma
excusable homicide:meşru saikle öldürme
extremely:fazlasıyla
expresly:kasten, açıkca
exercising:uygulamasından
explicity:açıkca
expired:bitiş, günü geçmiş

7 Şubat 2012 Salı

3 Şubat 2012 Cuma

D

device:aygıt, alet, plan, yöntem
diligence.özenle ve sebat ederek çalışma
defendant:davalı
despite:e-rağmen
despise:hor görme
defer:red
disputes:anlaşmazlık
delicate:hassas, kırılgan
definitely:kesinlikle,tamamen
disapperance:kaybolma, gözden kaybolma
densely:yoğun nüfuslu
devastating,çok çekici,müthiş,mahvedici
decades:onlu grup
destination:varış,hedef
dull:kalın kafalı, donuk
drawer:çekmece
drifted:sürüklemek, geminin sürüklenmesi
distant:uzak, ilgisiz
delicately:incelikli
deteriated:gerilmek,bozulmak
decline:reddetme
distinquished:seçkin,tefrik etme
deaf:sağır, kulak asmayan
durable:dayanıklı
deal:anlaşma, sözleşme
dates with other man:randevulaşarak çıkma
dawn paid:peşin ödeme
date due:ödeme tarihi
draft survey report:mal muayene raporu
disloyalty:vefasızlık
declines:azalmak
decreed.hüküm verildi
desertion:terk
discretion:takdir, ihtiyat
decree:aksi kanıtlanmassa yürürlüğü giren boşanma ilamı
domicile:daimi ikamet
denying:zina
determine:karar vermek, belirleme
dealing:iş dağıtma
definition:vuzuh, açıklık
de duct:çıkarmak, bildirmek
demurrer:ilk itiraz
defective summons: eksik tebligat
defect:eksiklik
defensive pleading:savunma layihası
defeated:bozguncu, yenilgi
dully:tam
durres:ikrah
duelling:karşılaşma
duration:süre, mühlet
due to:sebebi ile
due time after:tam zamanında
due processlow:normal kanun yolu
due:ödeme
during:boyunca
duty:görev, gümrük
disclosure:ifşa
down to size:kapatma
dominion:etkisi altında
doner:veren
drought:kuraklık
droqer:keşideci
divided custody:bölünmüş velayet
differs:ayrılmak
divorce proceeding:boşanma prosedürü
discretion:takdiri
dismissal:red
dismissal with prejudice:kesin red
dire:hassa, korkunç
de jure:hukuki
disposed:elden çıkarılmış
districh:bölge
disobey:uymaması
divident:temettü
dissolution:fesih
differing right for ordinory share holders:ayrı
distinct:ayrı, açık
donation:hibe, bağış
don't confuse:karıştırma
doupt:şüphe
domestic bill:keşide edildiği ülkede ödenecek senet
domestic exchange:memleket içi takas
due:muaccel
dean:dekan, başrahip
depend:bağlı
defend the claim davanın reddi
debated:müzakere
date of puplication:yayın tarihi
discriminate:ayrım
dispute:iddia
dread:korkunç
draft:poliçe
default unless:yapmadıkça
defensive:savunma
defarestation:ormansızlaştırma
depriying:mahrum bırakma
deem:farzetmek,tasavvur
demonsrative legacy:bir yerden ödenmesi vasiyet edilen
devised:vasiyetle g.menkul bırakma
defined:tanımlı
desirous:arzu eder
development schedule:gelişme şeması
dealing:iştigal konuları
declaration:açıklama
deputiy:yardımcı
deducted:düşürülecek, mahsub
debited:borç kaydı,hanesine yazma
decker:güverte
demurrage:bekleme süresi, süresterya
decree of the goverment:kararname
destined:yöneltilmiş
depriving:mahrum bırakma
derivation:çıkma
determanition:mahkeme kararı,yetki
deed of bargain and sole:g.menkulun satış senedi
defenses:def-i, savunma
demand:talep
default:temerrüd
draft:taslak
demand note:talep üzerine-ibrazında ödenecek
deal:anlaşma,miktar, ek alacak
designated:belirlenmiş, saptanmış
disputes:ihtilaf
distunquished:seçkin, ayrışmak
disfgure:çehreyi bozma
dispositive:sonucu belileyecek olan
dismissal:beraat,azil, çıkarma
discreation:takdir,ihtilaf,uygun
discontinuance of publication:yayının devam etmesi
disseised:işgal
disputed:tartışılan
directions:talimatname
deals:münasebet
disposed:elden çıkarılacak
distribution:dağıtım
disregarded:dikkate almamak
distracted:saptırıldı
decreed:ilam
debate:tartışma
dexterity:ustalık, hüner
deter:caydırmak, yıldırmak
deduction:genelden özde sonuç çıkarma
denied:mahrum, imtina
definetely:kesinlikle
determinant:tayin edici
dispute:ihtilaf
dismissed:red
divisional:bölge
detain:göz altı
delivery:teslim
disappointing:hayal kırıklığına uğratma
dense:sık, yoğun