handle:işlemek, el sürmek
habitually:mutad
handed ever:el ile kullanıma uygun
halt:durdurma, takip
having:haiz
hand over:el değiştirme
hard indeed:gerçekten zor
has to be:olması gerekir
harasment:taciz
haphazadly:rasgele
handicapped:özürlü
habendum clause:ferağ maddesi, cümlesi(temlik)
haus specialty:kendi imalatı
have to prove:ispatlamak zorunda
havewer:buna rağmen
hereby:bu belge ile bu vesile ile, iş burada
heartbalm statutes:ağır manevi tazminat davası
herein:iş burada
herein after:iş burada, aşağıda
heirloom:nesilden nesile geçen
hereditament:miras arsa g.menkul
head scarf:baş örtüsü
hesidant:tereddüt
held that:karar verdi
huge:büyük
holder:hamil
honered:huzur hakkı
holder in due course:police sahibi, ciranta,haklı elinde tutan
holding as:karar vererek
hormonize:uygun
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder